SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4897 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ الْأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ ابْنِ عَجْلَانَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي سَعِيدٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَجُلًا كَانَ يَسُبُّ أَبَا بَكْرٍ وَسَاقَ نَحْوَهُ قَالَ أَبُو دَاوُد وَكَذَلِكَ رَوَاهُ صَفْوَانُ بْنُ عِيسَى عَنْ ابْنِ عَجْلَانَ كَمَا قَالَ سُفْيَانُ

 

(Said b. Ebi Said'in) Hz. Ebu Hureyre'den (naklettiğine göre);

 

"Bir adam, Hz. Ebu Bekir'e sövmüş..."

 

(Hadisin kalan kısmında Said b. Ebi Said bir önceki 4896. hadis'in) bir benzerini rivayet etti.

 

 

İzah:

"Kötülüğün cezası da ona denk bir kötülüktür, fakat kim bağışlar ve (kendisiyle düşmanı arası­nı) düzeltirse onun mükâfatı Allah'a aittir. Elbette o zalimleri sevmez"[Şûra 40]

 

"Eğer bir ceza ile mukabele edecek olursanız ancak size yapılan azab ve cezanın misli ile yapın (daha fazla ileri gitmeyin); sabredersi­niz and olsun ki bu tahammül edenler için daha hayırlıdır"[Nahl 126] âyeti kerimelerinde açıklandığı üzere insanın kendisine zulmeden kimseye onun zulmüne denk olacak yani onu aşmayacak şekilde mukabelede bulunarak intikam alması caiz olmakla birlikte, onun bu zulmünü sabırla ve afla karşılaması kendisi için daha hayırlı ve sevabh olur. Nitekim (2894) numaralı hadisin şerhinde de açıklamıştık.

 

Her ne kadar Hz. Ebu Bekir, kendisine yapılan saldırının ikisini sabır­la karşılayıp birine haddi tecavüz etmeyecek şekilde karşılık vermek su­retiyle, âyet-i kerimelerde açıklanan ruhsat ve azimet yollarının her iki­siyle de amel etmiş ve kendisini haddi tecavüz etmekten korumuş ise de, kendisi için daha hayırlı olacağı cihetle Rasûl-i zişan efendimiz, bu hu­susta kendisine azimet yolunu tavsiye etmiş, azimet yolunu tuttuğu süre­ce, kendisi adına bir meleğin cevap vereceğini, ruhsat yolunu tutması ha­linde ise münakaşanın uzaması söz konusu olup bu durumda şeytanların devreye gireceklerini haber vermiştir. Perde arkasını bilip ona göre hare­ket etmenin değerini bilenler için ne güzel bir öğüt! Her ne kadar bu riva­yetler mürsel iseler de birbirlerini teyid ettikleri için zayıflıktan kurtul­muşlardır.